9. Nightcrawler (7.5)
Dan Gilroy'un yazıp yönettiği "Nightcrawler", pek çok seyircinin kişisel favorisi olacağına inandığım, cool ve kasvetli atmosferiyle gönülleri çelen, başroldeki anti-kahramanıyla konvansiyonel sinemaya alternatif bir yerde duran ama duyarlıklıktan uzak ve biraz fazla rafine bir film. Jake Gylenhall'un canlandırdığı Lou Bloom'un yükseliş hikâyesi olarak okuyabileceğimiz öykünün amacı, kapitalizmin (ya da 'sistem'in, o her neyse) bencilleştirdiği toplum ve bunun bir alt başlığı olarak çürümüş medya düzeni üzerine bir şeyler söylemek. Bu konuda yeni ve ilgi çekici bir fikri yok, biraz da fazla "kör parmağım gözüne" bir tavrı var ama sonuç itibarı ile durduğu yer elbette takdiri hak ediyor. Rolü için özellikle kilo veren ve korkutucu bir görünüme bürünen Gylenhall, Bloom rolünde Oscar'a aday olabilecek muhteşem bir performans ortaya koymuş. Los Angeles'ın karanlık sokakları ve gece görüntüleri de çok iyi. Tek sorun, Kubrick'in en sevilen filmlerinin başında geldiği halde benim biraz mesafeli durduğum "A Clockwork Orange"dan da taşan o "iticilik". Bunun, tıpkı Kubrick gibi Gilroy'un da bilinçli bir tercihi olduğu kesin ama naçiz kanaatim, burada ipin ucunun biraz kaçtığı yönünde (bu konu için ayrıca bkz: Salò o le 120 giornate di Sodoma). Yine de sadece Gylenhall'un performansı için bile en az 1 kere görülmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder