22 Temmuz 2011 Cuma

Daha yeni başlıyor

Fenerbahçe taraftarı, dün geceki Shakhtar maçı ile birlikte nasıl bir ruh hâli içinde olduğunu tüm ülkeye göstermeye başladı. Şeker ve kalp hastası bir adamı, aleyhinde hiçbir somut delil yokken pazar sabahı 20 tane polisle evini basarak içeri alan, bunu kameralar eşliğinde yapan, bugüne kadar saçma sapan iddialar ve el altından basına sızdırılan dedikodular dışında akla yatkın hiçbir argüman sunamayan "olağanüstü yetkilerle donatılmış" savcı Mehmet Berk, dünkü olayların baş müsebbibidir. 9 aydır yasa dışı bir şekilde dinleme yapan, sözüm ona şike yapıldığını an-be-an gören, kaydeden ama her nedense (nedeni aslında çok açık da) "suç üstü" yapmayan ve bu vesileyle hukuku bir kez daha çiğneyen emniyet de aynı şekilde.. Ayrıca maç sonuçlarını bildiği halde o maçların oynanmasına, o maçlara milyarlarca lira bahis yapılmasına göz yumarak da başlarına çok büyük iş aldılar, alacaklar, bunu göreceğiz.

Bu zaten bilinen bir şey, savcılık ve emniyet.. Peki TFF'ye ne demeli? İnsanoğlu bu kadar basiretsiz, bu kadar duruş yoksunu, bu kadar karakter fukarası, bu kadar rüzgâra göre eğilen bir yaratık olabilir mi? G.Saray kulübünün 70 yaşında olan ama (futbol kulübü yönetimi açısından) zekâsı ortaokul seviyelerinde gezen başkanı biraz saçmaladı diye "verdiğimiz karar allahın kelamı değil, değişebilir" diyerek kıvırmak, TFF gibi bir kuruma yakışır mı? Henüz savcılığın iddianame hazırlamadığı bir ortamda, savunma makamının da ne ile suçlandığı bilmediği bir durumda, bugüne kadar kimse ile paylaşılmamış bilgi ve belgeler TFF'ye verilip de ondan "ivedi" bir karar vermesi nasıl beklenebilir? Daha iddianame ortada yokken, TFF'nin alacağı herhangi bir kararın, dolaylı yoldan bizzat "iddianame"nin kendisini teşkil edeceğini kimse göremiyor mu? Böyle bir yük nasıl TFF'ye yüklenir, TFF nasıl böyle enayice bir şekilde bu işgüzarlığa soyunur? Akıl alacak işler değil bunlar..

Fener taraftarı, oynanan ve bizzat başbakan tarafından yönetilen bu tiyatronun ne olduğunu artık gördü. Sahada rakiplerini inlete inlete, bağırta bağırta, acı çektire çektire (anladınız siz) tek tek yenen bu futbolcuların emeklerinin çalınmak istendiğini herkes anladı. Başlangıçta Aziz Yıldırım söz konusu olduğu için "ulan acaba?" diyen Fenerliler bile bugün şikenin ş'sine inanmıyor, hiçbirimiz Fenerbahçe'nin şike yaptığını düşünmüyoruz. Bu yüzden başkanımıza, onun kişiliğine ve onun nezdinde kulübümüzün tüzel kişiliğine yapılan bu saldırı, hepimizi cinnetin eşiğine getirdi.

Şunu net bir şekilde biliyorum: Bu başbakan, bu hükümet, bu cemaat, bu güdümlü savcılar, bu maşa emniyet, bu dirayetsiz ve omurgasız TFF, bu satılmış basın.. Hiçbiri ama hiçbiri bu yaptıklarının bedelini ödemeden bu dünyadan göçemeyecek. Fener taraftarı bugünleri asla unutmayacak. Dün gece de gördüğümüz üzere, her şey daha yeni başlıyor.

3 yorum:

Koray dedi ki...

kardeşim haklı oldugunun noktalar çok ; soruşturma yöntemleri, basına yapılan servisler filan çok igrenç, kesinlikle hemfikirim.. Ama sizin ruh halinizin çözümlemesi sadece burada gizli değil. Sezon boyu yaşadığınız eşine pek rastlanmayan gerginliğin ve herkesi ( kendinizce haklı sebeplerle olabilir ) düşman ilan etmeniz bu fitilin yanışının başlangıcı idi. Su anda BJK ın yöneticisi ve teknik direktörü de hapiste ama biz de kimsede böyle bir gerginlik yok. Herkes bekleyelim görelim diyor ( ki biri Tayfur, biri Aziz :) )
Aziz Yıldırım ile ilgili servis edilen delil ve konuşmalar çok fazla bilgi içerirken ( dogruluğu elbette tartışılır) Tayfur ve Adalı nın neden tutuklu oldugunu anlayabilen bile yokken hem de.

Yani işin özü FB camiası her kesimi ile; Aykut ile, yönetimi ile ve taraftarı ile bu süreci yönetemiyor, bu çok açık..Biraz uzaklaşıp dışardan bakarsan anlayabilirsin..

özgün dedi ki...

altına imzamı atabileceğim mükemmel bir yazı olmuş. ellerinize sağlık. sizin gibi insanların bu ülkede halen var olduğunu gördükçe gelecekten hiç olmayan umudum az da olsa yeşeriyor. futbol blogları içinde sizin gibi yazanı bulmak zor. içlerinde çok iğrenç olanları var ve bunlardan en iğrenci de petitin yeri. onlar gibi olmadığınız için sağolun.

@Koray;
biz herkesi kendimize düşman etmedik. galatasaray ve beşiktaş ile aramızda olanları ayrı tutuyorum bundan, çünkü ezeli rekabet var, işin içine nefret de girer, düşmanlık da. sezon başlarken trabzonspora, bursaspora, gaziantepspora, karabükspora karşı herhangi herhangi bir hissiyatımız yokken sezon bittiğinde hepsinden nefret etmeye başladık. çünkü neden? bize çatır çatır oynayan bu takımlar 2 hafta sonra trabzonspor önünde ne hikmetse hep kuzu gibi oldular. yetmedi, trabzonspor yönetimi helal puan-haram puan olaylarına girdi ve bu fenerbahçe taraftarlarının iyice nevrini döndürdü. gerginlik ise sezon başında vardı, doğaldır, kendi sahamızda olabilecek en kötü şekilde şampiyonluk verdik. ancak tüm bunlara rağmen yapılan onca emeğin şike ile bağdaştırılması (hem de saçma sapan bir şekilde) bunun gibi olaylara mahal verdi. ama bizim kulübün yetkililerinin de bu süreci iyi yönetemediği de maalesef ki bir gerçek.

Adsız dedi ki...

Atatürk'ün takımını tutmakla övünen bu caanım taraftar!Atatürk'ün kurduğu cumhuriyeti sarsan ergenekon davası adı altında içeriye tıkılan onlarca aydın,onlarca asker aylardır içerdeyken neredeydi acaba,şimdi ülkeye ne kadar katkısı bulunduğu tartışılır başkanları üç-beş gün yattı diye sağlığından endişeliler daha söyliyecek çok söz var ama boşuna senin buna cevabın çoktan hazırdır!