1. The Searchers (1956)
John Ford
2. The Good, the Bad and the Ugly (1966)
Sergio Leone
3. Butch Cassidy and the Sundance Kid (1969)
George Roy Hill
4. The Wild Bunch (1969)
Sam Peckinpah
5. Once Upon a Time in the West (1968)
Sergio Leone
24 Şubat 2009 Salı
23 Şubat 2009 Pazartesi
Ligde 21. haftanın görünümü
Lider Sivas, beklediğimiz gibi Eskişehir'i geçmeyi başardı. Ama Faruk'un elle (hem de 2 defa!) oynadığı topta penaltı verilse ne olurdu? Sahasında kazanmaya devam etse de, Hacettepe maçından beri Sivas neden bu kadar zorlanıyor? Futbol olarak kendisini ne zaman toparlayacak ya da toparlayabilecek mi? Kamanan transfer edilmese takım şimdi nerede olurdu? Bunlar Uygun tarafından kendi kendisine sorulması ve ivedilikle cevaplanması gereken sorular. Bu hafta, rezil durumdaki Fener'e yenileceklerini düşünüyorum.
İkinci Trabzon, haftalar süren o yaratıcılıktan uzak futbolunun ceremesini çekmeye başladı. Bu hafta takımın ruhu Umut'un yanı sıra ön liberoda ağır yük çeken Hüseyin ve üzerine bir de Yanal'ın anlamsız şekiilde yedek bıraktığı Yattara'nın olmayışı, takımın tüm düzenini alt-üst etti. Alanzinho da henüz beklenen katkıyı yapamıyor, ilk yarıdaki o kısır oyun aynen yerinde duruyor. Bu puan kayıpları burada kalmaz, Antalya maçıyla devam eder.
Üçüncü sıraya yerleşen Beşiktaş'ta, göreve geldiğinden beri her şeyi deneyen ve sonunda doğru tertibi bulan bir hoca var. Ayrıca Ernst takıma bu ülkenin futbolunda fazla görülmeyen inanılmaz bir katkı yapıyor, "gerçek ve hakiki" bir orta saha oyuncusu olarak oynanan her maçta en fazla dikkat çeken isim oluyor. Denizli'nin göndermeye çalıştığı Cisse ile birlikte iyi bir ikili oldular. Denizli'nin kurtarıcı diye sarıldığı Delgado ve Yusuf'un da takımda olmaması gerektiğini bu hafta gördük. Bobo (Holosko) ve Nobre ile arkalarında 4 orta saha oyuncusundan oluşan bir kurgu en doğrusu. Önümüzdeki üç haftanın sonunda Beşiktaş kendisini ikincilikte de bulabilir.
Fener hakkında bir şey demiyorum, hep yazdığım gibi kupa alınamazsa Avrupa'ya gitmek bile hayal. G.Saray ise Kocaeli maçında tarihe geçen bir hezimet yaşadı, Skibbe'yi gönderip Bülent Korkmaz'ı göreve getirdi. Korkmaz iyi işler yapsa bile başkan ile menajer gitmeden bu kulübün de geleceği parlak değil.
İkinci Trabzon, haftalar süren o yaratıcılıktan uzak futbolunun ceremesini çekmeye başladı. Bu hafta takımın ruhu Umut'un yanı sıra ön liberoda ağır yük çeken Hüseyin ve üzerine bir de Yanal'ın anlamsız şekiilde yedek bıraktığı Yattara'nın olmayışı, takımın tüm düzenini alt-üst etti. Alanzinho da henüz beklenen katkıyı yapamıyor, ilk yarıdaki o kısır oyun aynen yerinde duruyor. Bu puan kayıpları burada kalmaz, Antalya maçıyla devam eder.
Üçüncü sıraya yerleşen Beşiktaş'ta, göreve geldiğinden beri her şeyi deneyen ve sonunda doğru tertibi bulan bir hoca var. Ayrıca Ernst takıma bu ülkenin futbolunda fazla görülmeyen inanılmaz bir katkı yapıyor, "gerçek ve hakiki" bir orta saha oyuncusu olarak oynanan her maçta en fazla dikkat çeken isim oluyor. Denizli'nin göndermeye çalıştığı Cisse ile birlikte iyi bir ikili oldular. Denizli'nin kurtarıcı diye sarıldığı Delgado ve Yusuf'un da takımda olmaması gerektiğini bu hafta gördük. Bobo (Holosko) ve Nobre ile arkalarında 4 orta saha oyuncusundan oluşan bir kurgu en doğrusu. Önümüzdeki üç haftanın sonunda Beşiktaş kendisini ikincilikte de bulabilir.
Fener hakkında bir şey demiyorum, hep yazdığım gibi kupa alınamazsa Avrupa'ya gitmek bile hayal. G.Saray ise Kocaeli maçında tarihe geçen bir hezimet yaşadı, Skibbe'yi gönderip Bülent Korkmaz'ı göreve getirdi. Korkmaz iyi işler yapsa bile başkan ile menajer gitmeden bu kulübün de geleceği parlak değil.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)